Hanımın Çiftliği ikinci sezonuna, 1951 yılının sonbaharından devam ediyor.
Yaz bitmiÅŸ, Adana’da hasat zamanı gelmiÅŸtir. Güllü�nün, küçük oÄŸlunu kucağına almasının üzerinden tam altı ay geçmiÅŸtir. Tüm toprakların, koskoca çiftliÄŸin tek sahibi olan genç anne, yalnızlığına altı aylık oÄŸlu Muzaffer Ali sayesinde katlanmaktadır. Ancak geçmiÅŸe duyduÄŸu özlem peÅŸini bırakmamakta, eski mutlu günlerine dair anılar bu özlemi daha da güçlendirmektedir. Halide de Kemal’e duyduÄŸu büyük aÅŸka raÄŸmen, içinde bulunduÄŸu maddi sıkıntılardan dolayı acı çekmekte, eski hayatını özlemektedir. Bütün umudunu Güllü’ye karşı açtıkları miras davasının sonucuna baÄŸlamıştır. Aynı umuda bel baÄŸlayan Ramazan�ın da Pakize�yle evlenmek, bir iÅŸ kurmak gibi düşleri vardır. Avukatları davayı kazanacaklarından emindir. Kemal, Halide’nin içten içe eski hayatını özlemesine içerlemekte, aralarında açılan uçurum her geçen gün biraz daha derinleÅŸmektedir. Geçen zaman içinde Güllü’nün yakın dostu olan Orhan’ın, Güllü’nün avukatı olarak davayı üstlenmesiyle tüm dengeler deÄŸiÅŸir. Davanın sonucu, herkesin hayatında derin çatlaklara yol açacak bir süreci baÅŸlatacaktır. Bu sarsıntıyla küllenmiÅŸ eski bir aÅŸk, geçmiÅŸten çıkıp gelen bir mektupla yeniden alev alacak mıdır